ATATÜRK VE ZİRAAT
Ziraat Atatürk için çok önemliydi.
Mustafa Kemal Atatürk; ” Milli ekonominin temeli tarımdır. Bunun içindir ki tarımda kalkınmaya büyük önem vermekteyiz. Köylere kadar yayılacak programlı ve pratik çalışmalar bu amaca yayılmayı kolaylaştıracaktır. Fakat bu çok önemli işi isabetle amacına ulaştırabilmek için ilk önce ciddi etütlere dayalı bir tarım politikası tespit etmek ve onun için de, her köylünün ve bütün vatandaşların kolayca kavrayabileceği ve severek tatbik edebileceği bir tarım rejimi kurmak lazımdır.
Bu politika ve rejimde yer alabilecek başlıca önemli noktalar şunlar olabilir: Bir defa, memlekette topraksız çiftçi bırakılmamalıdır. Bundan daha önemli olanı ise bir çiftçi ailesini geçindirebilen toprağın, hiçbir sebep ve suretle bölünemez bir nitelikte olması, büyük çiftçi ve çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri arazi genişliği, arazinin bulunduğu memleket bölgelerinin nüfus yoğunluğuna ve toprağın verim derecesine göre sınırlandırılması lazımdır.
Küçük büyük bütün çiftçilerin iş makinelerini arttırmak yenileştirmek ve korumak önlemleri vakit geçirmeden alınmalıdır. Memleketi; iklim, su ve toprak verimi bakımından, tarım bölgelerine ayırmak gerekir. Bu bölgelerin her birinde, köylülerin gözleriyle görebilecekleri, çalışmaları için örnek tutacakları verimli, modern pratik tarım merkezlerinin kurulmalıdır. Gerek mevcut olan ve gerekse de bütün memleket tarım bölgeleri için yeniden kurulacak tarım merkezlerinin kesintiye uğramadan tam verimli olarak faaliyetlerini, şimdiye kadar olduğu gibi devlet bütçesinden ağırlık vermeksizin kendi gelirleriyle kendi varlıklarının idaresini ve gelişmesini sağlayabilmeleri için, bütün bu kurumlar birleştirilerek geniş bir işletme kurumu oluşturulmalıdır.
Bir de başta buğday olmak üzere, bütün gıda ihtiyaçlarımızla sanayimizin dayandığı çeşitli hammaddeleri temin ve dış ticaretimizin esasını oluşturan çeşitli ürünlerimizin ayrı ayrı her birinde, miktarlarını arttırmak, kalitesini yükseltmek, üretim masraflarını azaltmak, hastalıkla uğraşmak için gereken teknik ve yasal her önlem zaman geçirilmeden alınmalıdır.” görüş ve düşünceleri ile Tarımsal Kalkınmanın önemini vurgulamıştır.
Milli mücadeleden sonra tarım konusu üzerinde önemle durulmuştu. 1927 nüfus sayımına göre çalışan nüfusun yüzde 78’i çiftçilikle uğraşıyordu. İzmir İktisat Kongresinde çiftçilerin ekonomik problemlerine büyük önem verilmesinin sebebi de buydu.
İleri düzeyde bir tarım için çiftçinin eğitilmesini kaçınılmaz gören Mustafa Kemal Atatürk, bu konuda her türlü girişimde bulunuyordu. Buna en iyi örnek 1924 silahaltına alma yasası ile ordunun askere alınan çiftçilere, askerlik esnasında tarım makinaları ve yeni yöntemleri öğretmelerini öngörüyordu.
3 Mart 1924’te tarım yöntem ve makinaları konusunda daha iyi ve geniş kitlelere ulaşacak bir eğitim sağlamak amacıyla, Tarım Bakanlığı büyük bir değişim başlattı. Tarımın hızla gelişmesi isteniyordu. Bu nedenle Ziraat Bankasına verilen önem artırıldı. Şube sayıları artırılarak çiftçiye daha kolay ulaşılması sağlandı.
1 Kasım 1926 da Atatürk, yapılanları yeterli bulmadığını;
Her şeye rağmen memleketimizin tarım alanındaki gelişmesini ve ilerlemesini sağlayacak bilimsel ve teknik yetkiye sahip uzmanlarımız azdır, dedikten sonra, “Tarım Kuruluşlarımızı, Ziraat Okullarımızı Zirai Çalışmalarımızı, teknik esaslara uygun olarak düzenleyecek tedbirleri, gerçek uzmanların yardımıyla almakta, kararsızlığa yer olmadığı kanaatindeyim.” demişti.
Bunun üzerine Tarım Bakanlığı köylüleri araç gereç kullanımı ve yeni tarım yöntemleri konusunda eğitmek için uzmanlar ve vilayet tarım istasyonlarından yararlanarak; 1927 yasasıyla hazırlanan programı genişletti. Bakanlık ayrıca fındık, limon, çay, sebze, patates, vb. ürünlerin yetiştirilmesi için Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsünü kurdu.
Çiftçinin durumunun düzeltilmesi için devlet gelirlerinde düşme görüleceğinin bilinmesine rağmen 17 Şubat 1925’te ” Aşar kaldırılarak, yerine binde 6’lık bir vergi konuldu. Ancak 1929 iktisadi buhranın başlaması ile 1931’de İktisadi Buhran Vergisi, 1932’de de Muvazene Vergisi uygulanmaya başlandı.
Anadolu’nun kalkınmasında önemli rolü olan hayvancılık içinde Ankara ve diğer illerde 1927 yasası ile veterinerlik okullarının açılması sağlanmıştır.