Sürdürülebilir tarım ya da permakültür (Latince perm sürmek, devam etmek, cultür tarım.), doğadaki insan yerleşimlerini, doğal ekosistemlerden örneklenen ziraat uygulamaları ve sürdürülebilirlik görüşüne göre uygulayan bir ekolojik tasarım anlayışıdır.
Permakültür yaşamın, doğal ekosistemlerdeki çeşitliliğe, istikrara ve dirence sahip, tarımsal verimliliğe yönelik ekosistemlere uygun olarak tasarlanması ve sürdürülmesidir.
Permakültür ün diğer bir tanımı “sürdürülebilir yerleşimler” tasarlamaktır. Bu bir felsefe ve toprak kullanımı yaklaşımının, tek yıllık ve çok yıllık bitkiler, hayvanlar, mikroklima, toprak ve su yönetimi ve insan ihtiyaçlarının birlikte ve bağlantılı olarak iç içe geçtiği üretken topluluklar bütünüdür.
Felsefeye göre; bitkiler, hayvanlar, onların besin döngüleri, iklim faktörleri ve hava döngüsü süreçleri ekolojik resmin bir parçasıdır. Habitat sakinlerinin ihtiyaçları gıda, enerji, barınma ve altyapı için kanıtlanmış teknolojiler kullanılarak sağlanır. Sistemde bir elemanın çıkışı başka bir elemanın girişi olarak görülmektedir.
Sürdürülebilir tarımın uygulamaları arasında, çoğu bitkinin aynı anda yetiştirilmesi (çok-türlülük)de vardır.
Sürdürülebilir bir sistemde, iş yükü en aza indirilmiş, atıklar kaynak şekline dönüştürülmüş ve verim en üst düzeye çıkartılmıştır. Bu ilkeler çiftliklerde, evlerde, bir ölçüde kentsel yerleşimlerde veya herhangi bir ortamda uygulanabilir. Permakültür tasarımının temel amacı; bitki, hayvan ve insanları üretim amaçlı bir araya getirerek, bakımı kolay, sürdürülebilir ve kendi kendine yeten bir düzeni “mümkün olan en küçük alanda” oluşturmaktır.
Kaynak kullanımına bağlı olarak, çevre ile ilgili daha kapsamlı düşünmeyi ve buna yönelik uygulamaları da kapsayarak; doğadaki örneklerden ilham alır. Permakültür ün ana teması “ürün yetiştirilen ekolojik alanlar” tasarlamaktır.
BİLL MOLLİSON’A GÖRE TASARIMIN İLKELERİ
Yeryüzüne özen gösterme; bütün yaşam sistemlerinin, canlı cansız bütün varlıkların devamı ve çoğalması için gerekli koşulları sağlama.
İnsanlara özen gösterme; insanların gıda, barınak, eğitim, tatmin edici iş ve keyifli insan ilişkilerine sahip olarak sağlıklı bir şekilde var olmaları için gerekli kaynaklara ulaşmalarını sağlama.
Nüfus ve tüketime sınır getirme; ihtiyaçların kontrol altına alarak yukarıdaki ilkeleri desteklemek için kaynaklar temin edilebilir. Zaman, para veya enerji cinsinden olabilecek bu kaynaklar birinci ve ikinci ilkelerin gerçekleştirilmesinde kullanılabilir.
“Permanent Agriculture” kavramı ilk olarak Franklin Hiram King’in 1911 yılında yazdığı “Farmers of Forty Centuries: Or Permanent Agriculture in China, Korea and Japan” adlı kitapta kullanılmıştır.
“Permakültür” (permaculture) kelimesi ise 1970’lerde Avustralya’lı Bill Mollison ve David Holmgren tarafından, endüstriyel ve tarımsal sistemler tarafından yaratılan toprak, hava ve su kirlenmesine, kaybolan bitki ve hayvan türlerine, doğal olarak yenilenemeyen kaynakları yok edici ekonomik sisteme tepki olarak geliştirildi. Eski deneyimlerden oluşan bitki, hayvan ve sosyal sistemlerin bilgisine yeni fikirlerin eklenmesiyle, “kalıcı tarım” ve “kalıcı kültür” inşa etmek manasında kullanıldı. Kavram zamanla değişik manalarda kullanılmış olmakla birlikte, günümüzde artık; gıda üretimi, arazi kullanımı ve topluluk inşa etmede sürdürülebilir ve etik bir tasarım usulü kullanmak olarak tanımlanmaktadır.
PRATİK UYGULAMALAR
Su hasadı
Yağmur mevsiminde yağan yağmurun en iyi şekilde değerlendirilmesi ve depolanması için yatay kanallar açılır. Göletler yapılır. Çürüyen odunsu artıklar porozite oluşturarak süngerimsi bir etkiyle yağmurun depolanmasını ve bitkinin ihtiyacı olan suyun akıp gitmemesini sağlar. Bitkisel artıklar ve nem aynı zamanda tuzlu ve alkalen toprak yapısı üzerinde dengeleyici etkiye sahiptirler.
Malç uygulama
Doğal malç, ormanlık bölgelerde kendiliğinden bulunsa da Permakültür bahçelerinde benzeri toprak üzeri saman, ağaç kıymıkları, talaş gibi bitki artıklarıyla ayrı bir takman veya katmanlarla (örtü malçlama) taklit edilebilir. Malç, dikim yapılan alanda nem kaybını önler ve yabani ot gelişiminin önüne geçilmesini sağlar. Böylece yabancı ot mücadelesinde işçilikten kazanç sağlanır, herbisit kullanımına gerek kalmaz. Ayrıca malç tabakasının altında yer solucanları, mantar, bakteri oluşumu gibi biyolojik aktivitenin artması bitkisel gelişim için uygun ısı ve nem oranının devamını garanti eder. Isı ve nem mikorhizal mantarlar gibi bitki gelişimini destekleyen diğer biyolojik aktivitelere uygun ortam sağlar.
Kompost
Bitkisel ve hayvansal atıkların nemli-oksijenli ortamda bozunarak organik gübre şekline dönüştürülmesidir.
Toprak iyileştirme
Baklagiller ile yapılan yeşil gübreleme, organik madde miktarını artırarak bakteriyel aktivitenin artmasını sağlar. Bakteriyel aktivite artışı alkalen toprak pH’ını düşürür, ayrıca toprağa azot sağlar. Alkalen topraklarda taban taşının kırılması, toprakta yatay kanallar açılması doğal yıkama yoluyla toprak pH’ını düşürebilir. Organik maddelerle yapılan malç uygulaması da uygun ısı ve nem koşulları sağlayarak, ayrıca topraktaki organik malzemeye katkı yaparak toprak pH dengesine olumlu katkılar yapar.
Toprağın idrar, dışkı, kemik unu, kan, tüy gibi hayvansal atıklarla iyileştirilmesi, bitkisel atıkların veya yanma artıklarının toprağa verilmesi, verimliliğin sürdürülmesine yardımcı olur. Ayrıca bu konuda biyolojik kömür (ing. biochar) üzerinde durulabilecek diğer başlıklardandır.
BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK
Entansif tarımdaki monokültüre karşılık Permakültür de karışık ekim ve çeşitliliğin artması zararlılarla birlikte bunları dengeleyen diğer türlerin çoğalmasını ve sağlıklı ürün yetiştirilmesini sağlar. Bu sistemde böcek öldürücü tarım ilaçlarına gerek kalmaz. Ayrıca verimli bir üretim için gerekli olan dölleyici arı ve diğer böceklerin bölgede hazır bulunması garanti edilmiş olur.
Permakültür de toprak işleme, budama, ilaçlama gibi uygulamalardan kaçınılması ile işçilikler azalır. Toprak canlılığının sürdürülmesi için sağlanan tasarım, toprağın sertleştirilmesinden kaçınılması, malçlama, hayvansal ve bitkisel artıkların toprağa verilmesi vb. ile verimlilik sürdürülür. Ağaçlarda budama yapılmaması daha sonraki dönemlerde hızlı sürgünleşmeyi önler ve budama ihtiyacını azaltır. Permakültür de toprak işlemeden kaçınılması yer solucanları gibi faydalı organizmaların yaşamı için yararlı olduğu gibi toprak işleme ile yaygınlaşma olanağı bulan kök ur nematotları gibi zararlıların diğer topraklara yayılmasını önleyici etkiye de sahiptir. Ayrıca makinaların toprak üzerine bindirdiği ilave ağırlıkların oluşturduğu taban taşı oluşumu, makina ve ekipmanın yıpranması ve akaryakıt ile oluşan ilave masraflardan da kaçınılmış olur.
İşçiliğin azaltılmasında bitkilerin ihtiyaçları olan suya, fazla bir efor gerektirmeden ulaşabilir durumda tutulması birtakım yöntemler kullanılarak sağlanabilir. Bunlardan birisi de bitkilerin kapalı bir su yatağı üzerinde yükseltilmiş yatak kullanılarak yetiştirilmesidir. Böylelikle suyun akıp gitmesi ve buharlaşma ile kaybı önlenir, bitki kökleri ile suyu alabilir. Ayrıca sık sık sulama ihtiyacının kaldırılması ile işçilikten tasarruf edilir ve bitkilerin susuzluktan kuruması veya verimsiz kalması önlenir.
Sistemde geçirimsiz bir yatakta su biriktirilir. Ayrıca suyun belirli bir seviyenin üstüne çıkmaması için bir seviye belirlenir ve fazla suyun burada oluşturulan kanal ile dışarıya akmasına izin verilir. Sistemde gri su veya yağmur sularının kullanımı ve depolanması da mümkündür. Su deposu bitki köklerinden uzakta ise, su; araya konan absorban fitiller üzerinden kapillarite etkisi ile bitki köklerine kadar ulaşır.
Permakültür de pratik ve sürdürülebilirliğe uygun, minimum emek ve sermaye ile yapılabilecek hayvancılık uygulamaları da mevcuttur. Küçük döngüler veya korunaklı alanlar oluşturarak ek bir çalışmaya gerek olmadan balık ve tavuk yetiştirilebilir. Örneğin ikili bir merdiven sistemi ile tavuklar korunaklı alanlarına kendileri girer çıkarlar ve en korunmasız oldukları gece saatlerinde avcılardan korunabilirler.