Sebzeleri genel olarak çiğ tüketmeye pek alışık değilizdir. Oysaki semizotu, ıspanak, karnabahar salata olarak, patates, salatalık meyve olarak rahatlıkla tüketilebilir.
Bedenimizin ihtiyaç duyduğu demir, kalsiyum, potasyum gibi maddeleri sebzelerden sağlarız. Sebzeler asıl olarak taze tüketilmesi gereken besinlerdendir. Taze bir sebzenin % 70’i su, % 3,5’u protein ve % 1’i yağdır. Az yağ içermesi sebebi ile diyet programları için de sebze önemlidir.
Sebzelerin dondurularak ileri tarihlerde tüketilmesi ile taze tüketimi arasında kuşkusuz fark vardır. Sebzeler kesilerek ya da bütün olarak dondurulduklarında besin değerlerinde azalma olur. (Eğer sebzeleri dondurarak saklamayı tercih ediyorsanız parçalamadan saklamayı tercih edebilirsiniz.) Aynı şekilde taze sebzelerin aşırı haşlanarak ya da pişirilerek yenmesi durumunda da sebzeler taşıdıkları değeri önemli ölçüde kaybedebilirler.
Sebzeleri birçoğumuz konserve olarak da tüketmeyi tercih ederiz. Aslında sebzeler konserve olarak hazırladığımızda, çiğ ve dondurulmuş sebzelere kıyasla daha yüksek oranda besin değerini kaybederler. Örneğin fasulye çiğ ile kıyaslandığında pişmiş ya da dondurulmuş fasulye lif değerinin % 25’ini, vitamin değerinin ise % 10’unu kaybeder. Konserve olarak ise bu değerleri neredeyse % 50’ye yakın yitirir.
Sebzelerin taşıdığı besin değeri ile yetiştikleri toprağın doğallığı arasında da ilinti vardır. Toprağın verimli olması halinde sebzeler içerdikleri besin değeri açısından daha zengindirler. Öte yandan aşırı gübre ve kimyevi maddeler sebebi ile yapay olarak zenginleştirilmiş sebzelerin de sağlık açısından yan etkileri olduğu şüphesizdir. Tarım ilaçları sebebi ile sebzeleri kullanmadan önce iyice yıkamalıyız. Buzdolabında saklarken sebzeleri mümkün olduğunca naylon poşetlerde saklamalıyız. En doğrusu da sebzenin alındıktan sonra kısa bir süre içinde tüketilmesidir.